Aylin Asan: Bükreş’te Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi olarak görevinize başlamanızdan bu yana bir buçuk yıl geçti. Bu süre zarfında görevinizin başından bugüne kadar geçen dönemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
E. S. Özgür Kıvanç Altan: Bu fırsat için çok teşekkür ederim. Bu bir buçuk sene benim ve ailem için gerçekten çok özel bir tecrübe oldu. Öncelikle tabii Romanya dost, müttefik bir ülke. Halklarımız arasında tarihten bu yana gelen bir dostluk ilişkisi ve samimiyet mevcut. Dolayısıyla, kendimizi her zaman gerçek bir misafirperverlik ortamında ve samimi dostlarımızla hissediyoruz. Romanya’yı çok özel yapan hususlardan bir tanesi, buradaki soydaşlarımızın varlığı.
Bir yandan Romanya ve Romanya halkından dostluk görürken, bir yandan da çok sayıda Tatar Türk’ü soydaşlarımızla kucaklaşma fırsatı buluyoruz. Bu da Romanya’yı bizim için çok özel bir ülke haline getiriyor. Bu bir buçuk sene çok yoğun geçti.
Romanya’ya gelir gelmez, henüz güven mektubumu sunmamışken, ülkemizde bir deprem felaketi yaşandı. Felaket sonrasında elimizden geldiğince hep birlikte mukabele etmeye çalıştık. Buradan ülkemize yardımların ulaştırılması konusunda hem Romen dostlarımızla hem buradaki soydaşlarımızla ve Türk toplumuyla birlikte, hep beraber büyük bir çaba gösterdik.
Türk toplumu, kendi imkanlarıyla 150-200 arasında yardım tırı gönderdi. Romanya’dan giden yardımlar için lojistik merkezler kuruldu. Romanya’dan itfaiye, ordu vs. gibi birimlerden görevlendirilen 120 kişilik yardım ekibi deprem günü ülkemize ulaştı. Romen ekibini havalimanında yolcu ettiğimiz o gün, benim için unutulmazdır. Çok zor günlerdi. Burada bir taziye defteri açtık. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bütün bakanlar, milletvekilleri, senatörler, kanaat önderleri, önde gelenler, hepsi daha güven mektubumu sunmamışken Büyükelçiliğimize gelip, defterimizi imzaladılar, taziyelerini bildirdiler. Bu zor dönemi dayanışma içinde atlattık. Ülkemiz de bunun üstesinden geldi, gelmeye devam ediyor.
Kısa bir süre sonra ülkemizde seçimleri gerçekleştirdik. Seçimler için Romanya’dan da ciddi bir katılım oldu. İki turda Bükreş Büyükelçiliği ve Köstence Başkonsolosluğuna on binden fazla seçmen gelip, oy kullandı.
İlk defa Romanya’daki vatandaşlarımız arasında seçime katılım oranı %50’yi geçti. Bu, önemli bir katılım oranı. Tabii yeni gelmiş bir büyükelçi olarak herkesle tanışmaya çalıştık. Sayın Cumhurbaşkanının kabulünden sonra Başbakan, Meclis Başkanı, Senato Başkanı, Bakanlar, Milletvekilleri, Dostluk Grubu Başkanı, çeşitli bürokratlar, dışişleri bakanlığındaki meslektaşlarımla çok yoğun kabul ve görüşmelerle geçen bir tanışma turuna çıktık. Türk İş Adamları Derneği gibi birçok STK’mızı da yanımıza alarak, şehir ziyaretleri yaptık. Köstence’den Crajova’ya, Yaş’tan Cluj’a, Timişoara’dan Ploieşti’ye, Piteşti’ye birçok şehri ziyaret ettik. Her gittiğimiz yerde bir-iki gece kaldık. Yerel makamlarla görüştük, vatandaşlarımızla kucaklaştık.
Bu ziyaretlerimiz sırasında eyalet meclis başkanı, belediye başkanları, valiler, ticaret odası başkanları, şehrin önde gelenleriyle iyi ilişkiler kurup, ülkemizi tanıtmaya, ikili iş birliğini nasıl geliştirebileceğimizin yöntemlerini aramaya çalıştık. Bu da bizim takvimimizi hakikaten çok yoğun hale getiren konulardan bir tanesiydi. Tabii geçen seneyi bizim için çok özel kılan, aynı zamanda Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı olmasıydı. Sadece misyonlarımızın bulunduğu Bükreş’te ve Köstence’de değil, başka büyük şehirlerde de kutlamalar yaptık. Toplam altı resepsiyonla ve sanat ve kültür faaliyetleriyle 100. yılımızı idrak ettik. Sanırım Romanya’da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olduğunu duymayan kalmadı. Türk, soydaş, Romen, herkes bunu gördü, idrak etti, bizimle beraber kutladı. Yunus Emre Enstitümüzle birlik içinde çok güzel tanıtım faaliyetleri gerçekleştirdik. Dolayısıyla, bu bir buçuk sene bir yandan çok özel, gösterilen misafirperverlik sayesinde kendimizi evimizde hissettiğimiz, bir yandan da ikili ilişkilerimizin ilerlediği çok yoğun bir dönem oldu.
Aylin Asan: Bu yıl 21 Mayıs’ta Romanya Başbakanı Marcel Ciolacu Ankara’ya resmi bir ziyarette bulundu ve ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi. Aynı ziyaret sırasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi de faaliyete geçti. İki lider arasındaki görüşme nasıl geçti ve bu bağlamda Romanya ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
E. S. Özgür Kıvanç Altan: Teşekkür ediyorum. Türkiye ile Romanya ortak tarihlerinden mütevellit, son derece yoğun ilişkilere sahiptir. İlişkilerimiz, Romanya’nın bağımsızlığından sonra geçtiğimiz 146 yılda son derece samimi, güçlü temellere oturmuş bir şekilde gelişimine devam etmekte. 1989’da devrimden sonra ilişkilerimiz aslında son derece büyük bir hız da kazandı.
Romanya’nın NATO’ya üyelik sürecinde Türkiye çok ciddi destek vermiştir. Bizim de desteğimizle Romanya 2004’de NATO üyesi oldu. 2007’de keza Avrupa Birliği’ne üye oldu. 2011 senesinde Romanya ve Türkiye arasında Stratejik Ortaklık tesis edildi. 2013’te bir Eylem Planı kabul edildi. Öteden bu yana yapmak istediğimiz şeylerden bir tanesi, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin kurulmasıydı. Ama araya tabii zaman zaman başka konular girebiliyor. Mesela korona virüsünün çıkması, ikili iş birliğinin gelişimini biraz yavaşlattı. Ama sonunda Cumhurbaşkanımızın davetiyle geçtiğimiz Mayıs ayında Başbakan Ciolacu 11 bakanla Türkiye’yi ziyaret etti.
Bu, büyük ihtimalle Romanya’dan bir ülkeye yapılmış en geniş katılımlı ziyaretti. Bizim ülkemize YDSK formatı çerçevesinde yapılmış en büyük ziyaret de olabilir. Genelde G2G denen hükümetten hükümete ziyaretlerde 5-6 bakan katılımı gerçekleşir. Türkiye ve Romanya arasındaki ilişkiler her alanda o kadar gelişmiş durumda ki, aslında 11’den daha fazla bakanın dahi gelmesi söz konusuydu. Ancak, ziyaret tarihi bazı bakanların programlarına uymadığından 11 Bakan katılabildi. Dolayısıyla çok kapsamlı bir ziyaret oldu ve 7 anlaşma imzalandı. YDSK kurucu anlaşması imzalandı ve birinci toplantısı icra edildi. Böylece, YDSK kurulmuş oldu.
YDSK kapsamında katılımcı bakanların her biri, kendi karşıtları olan bakanlarla birer toplantı gerçekleştirdiler. Kendi alanlarında ileriye yönelik bir hareket tarzını kendi aralarında belirlediler. Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımızla Romanya Başbakanı arasında hem baş başa hem de heyetler arası kapsamlı görüşmeler de yapıldı. Romanya ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açan bir dönem başlatılmış oldu. Bundan sonra en az iki senede bir ve ihtiyaç görülmesi halinde daha sık bu toplantılardan yapılacaktır.
İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini nasıl değerlendiriyorum? İlişkilerimiz tarihinin en üst noktasında ve en kapsamlı niteliktedir. Romanya ile ilişkilerimiz sadece bir alanı, örneğin, sadece askeri alanı veya sadece ekonomik alanı değil, bütün alanları kapsamakta.
Bir kere stratejik ortağız, NATO müttefikiyiz. Bölgemizde birçok gelişmeler yaşanıyor. Maalesef Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş devam ediyor.
Bu konuda Cumhurbaşkanımızın kısa süre önce yaptığı Kırım konusundaki beyanlar da ortada. Dolayısıyla, bu stratejik konuda Romanya ile ciddi bir diyaloğumuz söz konusu. Bunun yanısıra, ticaret alanında ciddi şekilde sürmekte olan bir atılım var.
Karşılıklı ticaret hacmi her sene en az %10-15 artıyor. Bizim tahminimiz bu sene sonu itibariyle 12 milyar dolar düzeyine ulaşması. Bu, Romanya’yı aslında bizim için kişi başına yaptığımız ticarette Almanya ile eş değer noktaya getiriyor. Bunun arkasında elbette buradaki iş adamlarımızın yaptığı ciddi yatırımlar, iki ülke arasındaki mesafenin çok yakın olması gibi bir takım sebepler var.
İki ülkenin birbirine karşı dostluk ve samimiyeti ticari ve ekonomik ilişkilerimize de yansımakta. Buradaki yaklaşık 25-30 bin vatandaşımızın girişimci niteliğe sahip olmasının ve Türkiye ile ticaret yapmasının ve sırf bununla yetinmeyerek, bu ticaret sonucunda üretilen malların üçüncü ülkelere ihracatının gerçekleşmesinin sonucunda aslında tam bir kazan-kazan formatında gördüğüm ekonomik ve ticari ilişkiler mevcut.
Turizmimiz hakikaten çok ilerledi. Bu sene Sayın Cumhurbaşkanımız bu Stratejik Konsey toplantısı vesilesiyle Romanya vatandaşları için kimlikle seyahati de mümkün kılan bir kararname imzaladılar. Bu yıl yine bir rekor göreceğiz büyük ihtimalle; belki 1 milyon 150 bin, 1 milyon 200 bin civarında Romen turisti Türkiye’de ağırlamış olacağız. Bu, 19 milyonluk bir ülke için ciddi bir rakam.
Antalya’ya, İstanbul’a, Kapadokya’ya ve ülkemizin diğer bölgelerine giden çok sayıda Romen var. Şimdi kimlikle seyahatte mümkün olduğu için çok sayıda Romen dostumuz Karayolu’yla da ülkemizi ziyaret ediyor. İstanbul’a, ya da 1915 Çanakkale Köprüsü’nden geçerek Ege bölgesine, oradan Antalya’ya giden çok Romen var.
Tabii sadece Romenler Türkiye’ye gelmiyor. Çok sayıda Türk vatandaşı da Romanya’yı ziyaret ediyor veya Romanya’dan geçiyor. Geçen sene 750 bin Türk Romanya’ya giriş yapmış. Rakam bence şaşırtıcı derecede büyük. Bunun bir kısmı turist, çünkü Romanya’yı çok seven vatandaşlarımız var. Bayram tatillerinde, yıllık izinlerde Bükreş, Transilvania, Köstence vatandaşlarımızın rağbet ettiği yerler.
Ben ne zaman Calea Victoria’da Atatürk Büstünden geçsem, mutlaka orada bir Türk turist grubu oluyor. Parlamento’da hakeza. Bunun haricinde, Türkiye’den Romanya’ya gelen Türk ziyaretçilerin önemli bir kısmı iş için geliyor. İş adamları, yatırımcılarımız, iki tarafta karşılıklı işi bulunan insanlar bunun önemli bir kısmı. Bunun yanında tır şoförlerimiz, lojistik alanında çalışan vatandaşlarımız da Romanya’ya nihayi destinasyon olarak geliyor, veya Avrupa’ya giderken Romanya’dan geçiyor. Bu da önemli bir karşılıklı trafik yaratıyor.
Köstence ile Karasu arasında Ro-Ro hattı da başladı. Bu da yıllardır üzerinde durduğumuz ve gerçekleştirmeye çalıştığımız bir konuydu. İlk sefer Temmuz ayında yapıldı.
Şu an haftada iki defa Ro-Ro gemileri Sakarya’nın Karasu Limanı ile Köstence Limanı arasında gidip geliyor ve tırları taşıyorlar. Bunun karşılıklı ticarete önemli katkısı olacak. Ayrıca, Kapıkule’de, yani kara sınırlarımızda biriken yığılmayı da bir nebze olsun rahatlatıcı etkisi olacağını düşünüyoruz. Frekansın artmasıyla bunun önümüzdeki dönemde daha da güçlenecek bir hat olacağını düşünüyoruz.
İkili ilişkilerimizde Türkiye’nin AB üyeliği her zaman önemli bir konudur. Biz nasıl zamanında Romanya’nın NATO üyeliğine önemli bir destek verdiysek, bir dost ülke olarak, bir müttefik ülke olarak Romanya’da bize Avrupa Birliği çatısı altında güçlü destek veren ülkelerden biri.
Bunu tabii kazan-kazan çerçevesinde görmek lazım. Çünkü, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne stratejik manada, ekonomi ve insan gücü bakımından, askeri bakımdan sağlayabileceği çok katkı var. Romanya bunu gören ülkelerden bir tanesi.
İkili ilişkilerimizin vazgeçilmez ve çok önemli unsurlarından bir diğeri, buradaki 60-70 bin soydaşımızın varlığı. Öteden beri soydaşlarımız Romanya’da diğer bazı ülkelerin aksine huzur içinde yaşıyorlar. Bu, Romanya’nın ve yerel makamların soydaşlarımıza gösterdiği samimiyetin ve liberal ortamın da bir sonucu. Burada Türk ve Tatar Türk’ü soydaşlarımız geçmişten günümüze dinlerini, dillerini, geleneklerini yaşamak konusunda ve kendilerini istedikleri şekilde ifade etmeleri bakımından bir engelle karşılaşmamışlar. Devlet kurumlarında üst düzeylere ulaşan, yönetici pozisyonunda olan, büyükelçi olan soydaşlarımız var,
Dolayısıyla, bu konuda da Romanya’ya her zaman takdir duygularımızı bildiriyoruz.
Büyükelçiliğimiz bünyesinde beraber çalıştığımız bağlı kuruluşlarımız mevcut. Maarif Vakfı çok önemli işler yapıyor, eğitime büyük bir katkıda bulunuyor, ciddi bir kalite katıyor.
Hakeza Yunus Emre Enstitüsü kültürümüzü, güzel dilimizi Yunus Emre’nin felsefesiyle Romanya’ya tanıtıyor, çok ciddi projelere imza atıyor. Bunlardan bir tanesi, Tercihim Türkçe projesi. Şu anda sırf Bükreş’te belki 15’ten fazla okul bu proje çerçevesinde Yunus Emre Enstitüsü ile protokol imzaladı.
Burada ilkokul, ortaokul, lise öğrencileri güzel Türkçemizi öğreniyorlar. Bu da bence iki ülke arasındaki zaten sıcak ve samimi olan ilişkilere çok güzel katkıda bulunan bir husus. Geçen sene Yunus Emre’nin gerçekleştirdiği güzel projelerden biri, Romanya’daki bazı müzelerde, tarihi yerlerde Türkçenin de anlatım ve açıklamalarda kullanılan dil olarak kabul edilmesi.
Bunun en güzel örneğini meşhur Peleş Kalesi’nde gördük.
Ülkemizden gelen turistler artık Türkçe olarak da tabelalarda veyahut videolarda anlatımları ve bilgilendirmeleri görüp, dinleyebilecekler. Bu bilgileri kendi dilimizde dinleme fırsatı bulacağız. Bu da çok güzel bir faaliyet oldu.
TİKA tabii burada çok aktif. Ülkenin aslında tamamında, ama bilhassa soydaşlarımızın daha yoğun yaşadığı Dobruca’da çok güzel projeleri var. Hem Ramazan ayında dağıtılan paketleriyle hem bir takım teknik konularda yerel makamlarla, soydaşlarımızla çalışarak gerçekleştirdikleri projelerle Romen dostlarımızın kalbinde bir yer edinmeyi biliyorlar. Aynı zamanda İshakça Camiinin yeniden yapılma ve restorasyonu tamamlanmak üzere. Bu da yakında açılışı yapılacak projelerden bir tanesi.
TİKA, Mecidiye’de bir hastanenin keza ihyasını ve tefişatını yaptı. Bu da yakın süre zarfında TİKA ile birlikte açılışını yapacağımız işlerden biri.
İlişkilerimizde Türk Hava Yolları (THY) da ciddi bir rol oynuyor. THY bütün dünyayı birleştiriyor ve bütün dünyayı da İstanbul’da birleştiriyor. Bayrak taşıyıcı havayolumuz THY şu anda İstanbul’dan, Romanya’da üç destinasyona uçuyor. THY, geniş gövde uçaklarla günde 3 sefer Bükreş’e geliyor. Yani günde 1000 kişi Bükreş’e geliyor, 1000 kişi İstanbul’a gidiyor, 2000 kişi karşılıklı seyahat ediyor. Bu çok yüksek bir rakam. Cluj-Napoca kentine her gün, Köstenciye’de haftada 3-4 sefer var.
Önümüzdeki sene kısmet olursa Türk Hava Yolları’nın envanterine girecek uçaklara ve uçak sayısına da bağlı olarak Timişoara ve Yaş’a yeni seferler başlatılması gündemde. Bu konularla ilgili olarak yakından çalışıyoruz.
Aylin Asan: Savunma alanı mevcut jeopolitik bağlamda büyük önem taşımaktadır. Romanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler NATO çerçevesinde nasıl gelişiyor?
E. S. Özgür Kıvanç Altan: Teşekkür ederim. Aslında savunma alanında, jeopolitik alanda Romanya ile ilişkilerimiz çok eskiye dayanıyor. NATO’nun kurulmasından da önce, örneğin İki Dünya Savaşı arasında, Türkiye ve Romanya arasında çok ciddi bir dostluk, hatta ittifak ilişkisine varan bir yakınlık olmuş. İkinci Dünya Savaşı’na giden o istikrarsız süreçte Türkiye ve Romanya arasındaki işbirliğiyle Balkan Paktı kurulmuş. Karşılıklı olarak saldırmazlık anlaşması imzalanmış. O zamanlarda da biz müttefikmişiz aslında. 2004 yılında Romanya-NATO müttefiki olduktan sonra askeri ve stratejik ilişkilerimiz daha farklı bir mertebeye yükseldi. Bu durum 2011 senesinde stratejik ortak olduktan sonra daha da arttı. Örneğin, bu senenin Mart ayına kadar devam edecek şekilde genişletilmiş hava polisliği çerçevesinde dört Türk F-16’sı Romanya hava sahasında görev yaptı ve Romen F-16’larıyla birlikte Romanya’nın hava sahasını savundular, devriye görevi yaptılar. 80-100 arasında pilot ve diğer askeri personelimiz dört ay boyunca Romanya’da konuşlandılar. Bu önemli bir askeri işbirliği konusu. Bunun haricinde de ortak birçok tatbikat yapılıyor.
Türkiye’den bu tatbikatlara birliklerimiz katılıyor. F-16 uçaklarımız, havadan havaya ikmal uçaklarımız, dalgıçlarımız, birçok askerimiz; jandarmasından hava kuvvetlerine, kara kuvvetlerine, deniz kuvvetlerine kadar ortak faaliyetler yürütüyor. Bu sene Türkiye’nin girişimiyle Türkiye, Romanya ve Bulgaristan arasında MCM Black adlı mayın tehditine karşı ortak bir girişim başlatıldı. Bu girişimin görüşmeleri yaklaşık 6 – 7 ay kadar sürdü. Romen dostlarımızın ve Bulgar dostlarımızın, müttefiklerimizin Karadeniz güvenliğine çok önem verdiğini biliyoruz. Karadeniz tabii bizim için de çok önemli. Karadeniz’deki en uzun sahile sahip ülke Türkiye. Dolayısıyla biz, bölgesel sahiplenme ilkesi çerçevesinde ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin getirdiği ilkeler çerçevesinde diyoruz ki, Karadeniz’deki güvenliği ve istikrarı en iyi yine buradaki ülkeler gerçekleştirebilir. Bu konuda da çok yakın dostumuz, komşumuz ve NATO müttefiklerimiz olan Romanya ve Bulgaristan kilit ülkeler.
Bu harekat, NATO Vaşington zirvesi öncesinde, Temmuz ayı başında başladı. İlk olarak aktivasyonlar gerçekleşti. Önce, üç ülkenin gemileri Bulgaristan’ı ziyaret ettiler. Arkasından, Temmuz ayının ortasında Köstence’ye liman ziyaretinde bulundular ve Köstence’de bir tören yapıldı. Törene Milli Savunma Bakan Yardımcısı katıldı. Ben, hakeza, Deniz Kuvvetleri Komutanı katıldı. Dolayısıyla bu, önümüzdeki dönemde Karadeniz’deki güvenlik alanında iş birliğimizi tekrar başlatan önemli bir proje. İleride bunun ne şekilde evrileceğini göreceğiz. Sözkonusu proje günün koşullarına göre, o zamanki güvenlik ihtiyaçlarına göre her zaman gözden geçirilebilecektir. Bu önemli bir harekat ve hem Romanya hem Bulgaristan buna önem veriyor. NATO’da da aslında takdirle karşılanan bir konu. Biliyorsunuz, NATO zirve bildirgelerinde de Karadeniz güvenliği çerçevesinde takip edilmesi gereken ilkeler sarih bir şekilde ortaya konuyor. Harekat kapsamında Montreux-Boğazlar Sözleşmesi’nin önemi, buna harfiyen riayet edilmesi gereği, Karadeniz’in güvenliğinin bölgesel sahiplenme ilkesi, Karadeniz sahillerinin NATO müttefikleri tarafından oluşturulacak projelerle idamesi, tüm bunlar kabul edilmiş, üzerinde mutabık kalınmış durumda.
Romanya’yla müttefik dayanışmamız çerçevesinde geçtiğimiz iki sene Deniz Kuvvetleri Günü’nde bir savaş gemimiz Romaya’yı ziyaret etti. Geçen sene ve bu sene, kendi tersanelerimizde tamamen Türk mühendisi, Türk işçisi tarafından inşa edilmiş olan 99 metre uzunluğunda birer korvetimiz, Romen savaş gemileriyle beraber Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, bakanların izlediği geçit törenlerinde yer aldılar. Askerlerimizin ve savaş gemimizin bu törenlerdeki varlığı göğsümüzü kabarttı. Hakeza burada Mayıs-Haziran ayı sonlarında düzenlenen savunma sanayi fuarına ASELSAN, ROKETSAN gibi firmalarımız çok kapsamlı şekilde katılımda bulundular. Dolayısıyla, halihazırda çok yakın olan askeri işlerimiz, önümüzdeki dönemde de gelişmeye devam edecek. Askerlerimiz arasında, Milli Savunma Bakanlarımız arasında çok yakın ilişkiler mevcut. Son bir buçuk sene zarfında Romanya Milli Savunma Bakanı 4-5 kere Türkiye’yi ziyaret etti. Romen Milli Savunma Bakanı ile Milli Savunma Bakanımız Sayın Yaşar Güler çok yakın arkadaşlar. Tabii bu yakın dostluğun önemli bir avantajı oluyor.
Sözkonusu yakın dostluk, sadece Milli Savunma Bakanlarımız arasında değil, Dışişleri Bakanlarımız arasında da mevcut. Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan, Ocak ayında Romnaya’ya bir ziyaret gerçekleştirdiler ve o zamandan itibaren, Romen Bakan Sayın Odobescu ile yakın bir dostluk ilişkisi tesis ettiler. Sonrasında ikili, çok taraflı bütün toplantılarda bir araya gelme fırsatı buldular.
Mayıs ayında Sayın Milli Savunma Bakanımız da buraya geldi. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız da ekonomik bir gündem çerçevesinde, keza Mayıs ayında Romanya’yı ziyaret etti. Sayın Çalışma Bakanımız ise Temmuz ayında Romanya’yı ziyaret etti. Dolayısıyla, bu ziyaret trafiğine, kültür, eğitim gibi çeşitli alanlarda yapılan ortak faaliyetlere bakılarak, ilişkilerimizin şu an her alanda zirve noktasını gördüğünü ve buradan da ileriye gideceğini söylemek sanırım abartılı olmayacaktır.
Aylin Asan: 23 Nisan Çocuk Bayramı vesilesiyle Elçilik tarafından düzenlenen etkinliklere katılan çocuklara birkaç dakikalığına Büyükelçi olma fırsatı verdiniz. Küçüklerle yaptığınız bu rol değişiminin nasıl geçtiğini sizden duymak isteriz.
E. S. Özgür Kıvanç Altan: Teşekkür ederim. Bu, en güzel hatıralarımızdan biri tabii ki. Ülkemizin de çok güzel bir geleneği. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bizim değerlerimizden biri. Sayın Cumhurbaşkanımızdan başlayarak bütün devlet mertebelerinde, bütün makamlarda artık bir tören gibi, ama sempatik bir tören gibi gerçekleşetirilen bir uygulama. Biz de iki yıldır çok güzel ve görkemli 23 Nisan kutlamaları gerçekleştiriyoruz. Bahçemizde belki 400-500 kişi oluyor ve bunların en az yarısı çocuklar oluyor. Törenler gerçekleştiriyoruz, tabii ki milli marşlarımız okunuyor. Sonra çocukların yaptığı bir takım şiir okuma, şarkılar söyleme gibi faaliyetler yapılıyor. Sonra Büyükelçilik makamına geçiyoruz. Orada en az 10-15, bazen daha fazla çocuk oluyor.
Tabii çocuk oldukları için çocukça şeyler istiyorlar bazen. Örneğin, bizden ne yapmamızı bekliyorsunuz diye soruyorum. Mesela daha fazla dondurma istiyor, ya da daha fazla oyuncak istiyor. Ama inanın çocukların aklı biraz farklı çalışıyor. Nitekim, dondurma istedikten sonra daha fazla hizmet bekliyoruz da diyor. Ya da dünya barışı sağlansın, Türkiye ve Romanya arasındaki ilişkileri geliştirin diyor. Böyle çocuktan beklemeyeceğiniz olgunlukta ve bilgi dağarcığıyla sizi şaşırtacak şeyler isteyebiliyorlar. Dondurmayla, oyuncakla beraber çok felsefi konulara ve bilgi gerektiren, derinlik gerektiren hususlara da değinebiliyorlar. Biz de tabii ki emredersiniz diyoruz. Benim de iki çocuğum var. Artık buna şaşırmıyorum yani.
Aylin Asan: Türkiye yatırımlarının Romanya’daki gelişimini nasıl görüyorsunuz?
E. S. Özgür Kıvanç Altan: Romanya, Türkiye’ye dost bir ülke ve aramızdaki çok yakın ilişkilerden dolayı ülkemizdeki firmaların dışarıda yapacakları yatırımlar için seçtikleri başlıca ülkelerden. Romanya’nın, firmalarımızın Türkiye dışında en büyük yatırım yaptığı ülkelerden biri olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Türk yatırımlarının daha yüksek rakamlara ulaştığı ülkeler elbette olabilir. Ama bunların çoğu finans amaçlı veya o yatırımları başka yerlere aktarma hedefli. Ben, meslek hayatımda Türk firmalarının küçük, orta ve büyük işletmeler olarak Romanya’daki kadar reel ekonomiye yatırım yaptığı başka bir ülke açıkçası görmedim. Buradaki en büyük firmalarımız Ford Otosan, Arçelik, Beko, Yıldız Entegre, Kastamonu Entegre, Eti, Şişe Cam’ın, bazı boru fabrikalarının, otomotif fabrikalarının reel ekonomide ciddi bir üretimi sözkonusu.
Bunu biz ülkemizden çıkan bir sermaye olarak görmüyoruz. Bu tutumumuzu gelen bakanlarımız da ifade ettiler. Normalde dış yatırımların ülkemize yönelmesini isteriz. Ancak, Romanya gibi hem NATO hem Avrupa Birliği’nde Türkiye için çok önemli bir dost olan, samimi ilişkimizin bulunduğu bir ülkeyle kazan-kazan ilişkisine bağlı yatırım ilişkimizin olmasında biz bir beis görmüyoruz. Tam tersi, bunu, ilişkilerimizi geliştiren olumlu bir husus olarak görüyoruz. Hatta bazen Romen dostlarımız bize ticarette Türkiye’nin lehine bir dengesizlik olduğunu, ama yatırımlarda da Romanya’ya çok ciddi bir teveccüh olduğunu söylüyorlar. Biz bu dengeyi gördükçe, ticaret hacmindeki dengesizliği çok da üzülerek karşılamıyoruz, diyorlar.
Romanya güvenli bir liman. NATO ve Avrupa Birliği üyesi. Siyasetinde son 3-4 senedir ciddi bir istikrar sağlamış durumda. Mali yapısı, finans yapısı da son derece istikrarlı. Döviz kuru değişmeyen bir ülke. Dolayısıyla, burada yapılan yatırımlar hem Türk firmalarına hem de Romanya için bir kazanım. Çünkü sonuçta buraya gelen dış yatırım aynı zamanda Romanya’nın istihdam piyasasına, ihracatına da katkıda bulunuyor. Bu eğilimin düzenli bir şekilde devam edeceğini öngörüyoruz. Şu anda ülkemizden firmaların Romanya’da 8-10 milyar dolar arasında yatırımı mevcut. Bu da sanırım yavaş yavaş artmaya devam edecek.
Aylin Asan: Romanya ve Türkiye arasındaki ikili ilişkiler kapsamında yıl sonuna kadar izleyebileceğimiz projeler nelerdir? Biraz gelecek projelerden bize bahsedebilir misiniz?
E. S. Özgür Kıvanç Altan: Tabii, memnuniyetle. Biliyorsunuz seçim ortamı her zaman bir takım projeleri, bir takım çalışmaları yavaşlatabiliyor. Romanya’da da aslında 2024 senesi bir seçim yılı.
Sene sonunda bir, muhtemelen iki tur cumhurbaşkanlığı seçimleri ve parlamento seçimleri yapılacak. Ondan sonra Cumhurbaşkanı makamına oturacak ve parlamento seçimlerini kim kazandıysa ona görev verecek ve hükümet kurulacak. Dolayısıyla, belki bütün bakanların değişmesi sözkonusu.
Türkiye ile Romanya arasındaki ilişkiler aslında o kadar istikrarlı ki, biz bu seçimlerin aramızdaki ilişkilerde bir değişikliğe sebebiyet vereceğini düşünmüyoruz. Örneğin, çok büyük bir proje olan JETCO Ortak Ekonomik Komite toplantısı 2019 yılından sonra ilk defa bu sene 1 Kasım’da yapılacak. Ticaret Bakanımızı bu vesileyle Romanya’da ağırlamayı bekliyoruz. Romanya Ekonomi, Girişimcilik ve Turizm Bakanı Ştefan-Radu Oprea ile heyetler arası ve baş başa kapsamlı görüşmeler gerçekleştirilecek. Planladığımız şekilde ilerlenirse, ülkemizden belki yüzlerce iş adamı gelecek ve Romen karşıtlarıyla buluşacak. Sayın Bakanlar bu iş forumuna katılan iş adamlarına hitap edecekler. Arkasından, iş adamları arasında sektörel bazda B2B görüşmeler gerçekleştirilecek. Bu aslında seçime giden bir ülkede genelde yapılacak bir şey değil ama biz ilişkilerimizi stabil görüyoruz ve seçimlerin yapılacak olmasını bir engel olarak addetmiyoruz. O yüzden, JETCO’yu ertelememeye karar verdik. Bunu gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki birkaç ay ay zarfında en büyük projelerden bir tanesi bu.
Bir ihtimal önümüzdeki aylarda Sayın Turizm Bakanımızın ziyareti de söz konusu. Hakeza 2023 Ocak ayında Romanya İçişleri Bakanı Türkiye’yi ziyaret etmişti. Önümüzdeki dönemde Sayın İçişleri Bakanımızın Romanya’yı ziyareti de mümkün. Polis teşkilatlarımız, emniyet teşkilatlarımız arasında çok yakın bir iş birliği zaten var. Bu ikili ilişkilerimizin çok kuvvetli olduğu bir başka alan. Türkiye, Romanya ve Polonya arasında uluslararası güvenlik alanında, Avrupa güvenliği alanında biliyorsunuz bir üçlü mekanizma var. Bu üçlü mekanizmanın bir sonraki İçişleri Bakanları toplantısı da seçimler öncesinde, Bükreş’te, Romanya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilebilir mi, bunu göreceğiz. Sözkonusu toplantı, gündemde olan hususlardan bir tanesi. Tabii ki seçimlerden sonra tez zamanda hükümetler arasında, bakanlar arasında karşılıklı ziyaretleri, tanışıklığı tekrar tesis etmemiz lazım.
Parlamentolar arası diplomasi önem verdiğimiz hususlardan bir diğeri. Romanya Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasındaki ilişkileri yeniden hızlandırmayı hedefliyoruz. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı da hep beraber kutlayacağız. Bunun da hazırlıklarını yapıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve yeni hükümetin kurulmasını takiben, birincisi bu sene Mayıs ayında yapılan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin (YDSK) ikincisi için hazırlıklara başlayacağız. YDSK, önümüzdeki senenin ikinci yarısında veya bir ihtimal 2026 senesinde gerçekleştirilebilir. Sayın Cumhurbaşkanımızı inşallah Bükreş’te görmeyi bekliyor olacağız.
Güvenlik alanındaki işbirliğimiz devam edecek. Romanya’da savunma sanayi önemli konulardan bir tanesi ve biliyorsunuz son 1-2 sene zarfında bu alanda ciddi işbirliği kaydedilmeye başlandı. Örneğin, Romanya TB2 bayraktar SİHA’larımızdan 18 adet almaya karar verdi. SİHA’ların teslimatları devam ettiği gibi, bunları burada kullanacak Romen askerlerin ülkemizde eğitimi de devam ediyor. Bu, çok önemli bir proje. Savunma sanayi alanında başka ilerleyen konular da var. Bunları zamanı geldikçe zaten hepimiz duyacağız. Ama savunma sanayi alanındaki bu yakınlık, elbette, ancak iki müttefik ve stratejik ülke arasında yapılabilecek bir işbirliği. Dolayısıyla, bu alana da odaklanmaya devam edeceğiz.
Bunların haricinde, Ukrayna ve Gazze gibi konularda da Romanya ile istişareye elbette devam ediyoruz. Gazze’de yaşanan insanlık dramını, soykırımı, katliamı anlatmaya devam ediyoruz. Artık uluslararası toplumun görmezden gelemeyeceği boyutlarda yaşanan acılar, yaşanan katliamlar, herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. Gazze’de yaşanan acıları, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Bakanımızın liderliğinde, tüm dostlarımıza anlatmaya devam edeceğiz. Bu, çok önemli bir konu ve biz bunu sabırla sürdürüyoruz.
Ukrayna konusunda da çabalarımıza devam ediyoruz. Bölgede barış olmasını istiyoruz. Bazı ülkeler diplomasiye ve barışın gerekliliğine yeterince odaklanmıyor. Halbuki biz, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü çerçevesinde, Kırım dahil, Ukrayna’nın bütün topraklarının Ukrayna’ya ait olacağı bir çerçevede, ama yaşayabilir, kalıcı bir barış temelinde, önce bir ateşkes, arkasından da bir barış anlaşması ile savaşın son bulunmasını istiyoruz. Bütün dünyada bu konuda en fazla çaba sarf eden ülkelerden biri Türkiye’dir. Bununla gurur duyuyoruz ve bunu anlatmaya devam edeceğiz.
Dolayısıyla Türkiye-Romanya ilişkilerinde gündemimiz olumlu şekilde çok yoğun. İki taraflı sinerji çerçevesinde ve kazan-kazan ilişkisi bağlamında her zaman yeni projeler oluyor. Buradaki inşaat projeleri bunlardan bir tanesi. Birçok inşaat firmamız Romanya’da önemli ihaleler kazanıyorlar ve bunları da gerçekleştiriyorlar. Bir ihaleyi kazanmak başka bir şey, o projeyi gerçekleştirmek, taahhüdüne bağlı kalmak, zaman zaman zarar etme pahasına sözünü yerine getirmek ise ayrı bir şey.
Geçmişte olmuş, bazı ülkelerden firmalar projeleri bitirmeden ayrılmışlar. Burada bu ciddi bir endişe kaynağı. Ama şu anda gururla söyleyebilirim ki, firmalarımız Romanya’da aldıkları işlerin taahhütlerini yerine getirmekteler.
Örneğin, Bükreş Çevre Yolu bir Türk firma tarafından gerçekleştiridi. Hakeza şu anda Romanya’nın kendi içindeki bağlantısallığı açısından çok stratejik önemde bir takım projeler, firmalarımız tarafından gerçekleştiriliyor.
Tabi bunlar zor projeler. Bazen dağlık arazide yapılan projeler her şirketin, her ülkeden firmaların yapabileceği işler değil. Bazılarına sadece Türk firmalar talip oluyor, biz de bununla gurur duyuyoruz. Bu da hem Türkiye hem Romanya için gene kazan-kazan denkleminde bir işbirliği başlığı.
Biz, bu duygu ve düşüncelerle, önümüzdeki dönemde yeni Cumhurbaşkanı seçildikten ve hükümet kurulduktan sonra Romanya’yla işbirliğimizi güçlendirerek devam etmek için günbegün çalışmaya, bunu yaparken de buradaki vatandaşlarımıza, soydaşlarımıza hizmet etmeye devam edeceğiz.
Dostluk ve ittifak ilişkisi çerçevesinde Romanya ile irtibatımızı güçlendirerek, daima ileriye doğru gideceğiz.